19 Nisan 2025 Cumartesi

İklim Kanunu Neden Geri Çekildi? İşte Sebepleri!

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen İklim Kanunu Teklifi, henüz tartışmalar sonuçlanmadan geri çekildi. Hükümetin "2053 net sıfır emisyon hedefi" doğrultusunda sunduğu yasa taslağı, çevre örgütlerinden meslek odalarına, muhalefet partilerinden yurttaşlara kadar birçok kesimin sert tepkisini çekti. Peki, bu kanun teklifi neden bu kadar tepki çekti ve geri çekilmesine neden oldu?

Kanun Teklifinin İçeriği: Ne Vaat Ediyordu?

Yasa teklifine göre, her ilde vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacaktı. Emisyonların takibi, izlenmesi ve ulusal raporlama sistemlerinin geliştirilmesi için İklim Değişikliği Başkanlığı yetkilendirildi. Bu başkanlık ayrıca bir Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kuracak, karbon piyasalarını yönetecek ve ücretsiz tahsisatlar dağıtacaktı. Yasa, sera gazı salımı yapan işletmelerin izin almasını zorunlu kılıyor, ihlaller durumunda ise 500 bin TL'den 10 milyon TL'ye kadar uzanan ağır para cezaları öngörüyordu. Florlu sera gazlarının kullanımı, ozon tabakasını incelten maddelerin ithalatı gibi birçok alanda da cezai hükümler bulunuyordu.

Yasanın dikkat çeken bir diğer yönü, "Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması" gibi Avrupa Birliği (AB) uyumlu araçlarla karbon ithalatına müdahale edilmesini öngörmesiydi. Ancak tüm bu teknik düzenlemeler, kamuoyunun gözünde iklim krizine değil, ekonomik kârlılığa ve yeşil yıkama (greenwashing) stratejilerine hizmet ediyordu.

Tepkilerin Odağı: Halk Yok, Sermaye Var İddiası

İklim Kanunu’nun içeriği, başta ekoloji örgütleri olmak üzere geniş bir muhalefet bloğu tarafından sert şekilde eleştirildi. DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, yasanın hazırlanış sürecinde TÜSİAD, MÜSİAD gibi patron kulüpleriyle müzakereler yapıldığını, ancak hiçbir çevre ya da yurttaş hareketine danışılmadığını ifade etti. Koca, “Bu yasa, ekosistemi değil, sermayeyi korumak için yazıldı. Yeşille maskelenmiş bir ticaret sözleşmesiydi,” dedi.

CHP Milletvekili Semra Dinçer ise teklifin, iklim değişikliğiyle mücadeleden çok Ticaret Bakanlığı’nın bir enstrümanı gibi hazırlandığını, çünkü ne su kaynaklarının korunmasına dair bir hüküm içerdiğini, ne de katı yakıttan çıkışı öngördüğünü vurguladı. Dinçer’e göre sıfır emisyon hedefi yalnızca bir vitrindi; somut adımlar ve takvimlendirilmiş politikalar yoktu.

Geri Çekilen Yasa: Geleceğe Açılan Bir İtiraz Kapısı mı?

Yasa teklifi, TBMM’de ilk dört maddesi kabul edildikten sonra gelen kamuoyu baskısıyla geri çekildi. Komisyon aşamasına tekrar alınacak. Ancak burada sorun sadece bir yasanın iptali değil; iklim adaletine dair nasıl bir vizyonla ilerleneceğiydi. Bugün Türkiye’de halk, iklim krizinin gerçek etkilerini yaşıyor: kuraklık, seller, orman yangınları… Ancak bu yıkımı durduracak bir yasa hala ortada yok.

Karbon ticaretiyle, yeşil yatırım çağrısıyla ya da cezai yaptırımlarla değil; adil geçiş, ekokırımın suç sayılması, toplumsal katılım ve ekolojik hak temelli politikalarla mümkün olabilecek bir dönüşüme ihtiyacımız var. Şimdi görev hem yurttaşlarda hem de siyasette: Ekolojik yıkım karşısında yalnızca tepki gösteren değil, politika öneren ve halkla birlikte yasa yapan halkla katılımcı bir süreç yaratmak mümkün. Geri çekilen teklif, bu yolculuğun başlangıcı olabilir.

Geri çekilen İklim Kanunu Teklifi, iklim kriziyle mücadelede daha kapsayıcı ve adil bir yaklaşımın gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Umuyoruz ki, gelecek düzenlemeler, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla, ekolojik dengeyi koruma ve iklim adaletini sağlama odaklı bir vizyonla hazırlanır.

İlgili Haberler