
Çağı Anlamak: Tefekkür ile Eylemsizliğin Gücü
Günümüzde, gürültü ve kaosun hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Hayat, hiç olmadığı kadar geçici ve kavranamaz hale geldi. Ancak, bu sığlık ve kötülükten kurtuluşun bir yolu var: Tefekkür. Anadolu irfan dünyasının güzide şahsiyetlerini hatırlayarak, kendimizi hayatı tefekkür etmeye ve eylemsizlik hallerine bırakmaya davet ediyoruz. Bu, bizi insan yapan ve yaşamın görkemini ortaya çıkaran bir yoldur.
Eylemsizliğin Görünümleri
Kapitalizmin egemenliğinde, tüketim çılgınlığı bizi daha da yalnız bireyler haline getirdi. Sürekli bir eylemle meşgul olma isteği, eylemsizliği düşünemez hale gelmemize neden oldu. Ancak, belki de asıl kurtuluş, o eylemsizlik halindedir. Uyku, ateşin etrafında toplanmak, hiçbir şey yapmadan durmak... Bunların hepsi, bizi ruhani anlamda arındıran ve yücelten eylemsizlik halleridir.
- Uyku: Gerçeği fark edebileceğimiz bir eylemsizlik hali.
- Ateşin etrafında toplanmak: Huzur ve sakinlik veren bir tefekkür eylemi.
- Hiçbir şey yapmadan durmak: Ruhani bir oruç ve arınma.
İnsanların tüm eylemlerden âzâde olup kendilerini olağan duruma bırakıvererek hayatın oyunu ve dansı içinde kaybolmaları, eylemsizliğin ve boşluğun verdiği rahatlama haline bir örnektir. Asıl neşe, mutluluk ve huzur ise eylemsiz tefekkür yaşamının ne kadar içselleştirildiği ile orantılıdır.
Varlığın Sonsuzluğu ve Birliği
Tahammülün kaybolduğu bir hız çağında yaşıyoruz. Her şeye bir an önce ulaşmak istiyoruz. Kimsenin ne ötekini ne de kendisini dinlediği yok. Halbuki öğrenme, kişinin kendini ve ötekini dinlemesiyle gerçekleşebilir. Dinlemek ise kendini eyleme kapatmakla oluşabilir. Çağımızda unutulan can sıkıntısı ve boş zamanlar, kişinin kendisini eylemlere kapattığı en üretken ve yaratıcı olduğu anlardır.
İnsan arzuları, korkuları ve kaygıları ile hareket eden bir varlıktır. Ancak bu üç duygunun etkisinden kurtulabildiğimiz ölçüde anda kalıp kendimizi idrak edebilmeye doğru yol alabiliriz. Bu süreçte kişinin zaman zaman eylemsizlik hali içerisinde gerçekleştireceği tefekkür hali kişiyi insan olma sürecine doğru sevk ederek vuslata erdirebilir.
Günümüzde yaşanılan en büyük krizlerden biri, sürekli bir eylem peşinde koşarak aynı hataları yapmak ve bu kısır döngüden çıkamamaktır. Bu kısır döngüden kurtuluş ise eylemsizlik hali ile gerçekleşebilecek olan tefekkür ile mümkündür. Boşluk içerisinde kendini olana bırakarak ve eylemsiz halin içerisinde var olana teslim oluna bilinir.
Eylemsizlik Hali ile Yaşanan Tefekkür
Doğaya ve zamana olan saygımızı yitirdik. Büyüme ve gelişme, zamana yayılarak oluşabilecek yavaş bir eylem olması gerekirken yavaşlık ve eylemsizlik artık düşünülemiyor bile. Kadim zamanlardaki düşünme biçimini ve sûfî irfanını yitirmiş olmamız, bizleri nefes alamayacak bir hale getirdi. Rahatlayıp nefes alabilmemiz, kaybettiğimiz değerleri hatırlamaktan geçer.
Kadim zamanlarda mutluluk, tefekkürle nazar etmekle elde edilebilirdi. Ancak günümüzün gürültü ve hareket çağında ne sessizliği ne de eylemsizliği düşünebiliyoruz. Mutluluk, ancak insanın arzuları, korkuları ve kaygılarından sıyrılabildiği eylemsizce tefekkürde bulunduğu zamanlarda oluşabilir. Hakiki tefekkür eylemsizlik hali ile oluşabilir, eylemlerin sonucunda tefekkür oluşmaz ancak eylemsizlik kişiyi varlığın idrakine yaklaştırabilir.
Eylemsiz tefekkür olmadan hiçbir gerçek tam manasıyla anlaşılamaz. Varlığın dinamikleri ve birliğine eylemsiz tefekkür ile nüfuz edilebilir. Böylesine bir tefekkür bizim için hem dünyevi olana nazarı derinleştiren hem de geçmişimizde olup da bugün kaybettiğimiz ledünnî âlemle insanın temasını hatırlatan hikemî ve irfânî yönümüzü bize gösterebilir. Arayanlar için ise kaybettiğimiz özgürlük, neşe ve mutluluk daima bizi orada bekliyor olacaktır.












