
Çocuklar Konuşuyor: Barış Nasıl İnşa Edilir?
Türkiye'de yeniden gündeme gelen çözüm arayışları, çocukların ve çocuk örgütlerinin katılımı olmadan eksik kalıyor. Barışın sadece siyasi bir mesele olmadığını, aynı zamanda toplumsal adaletin yeniden inşası olduğunu unutmamalıyız. Çocuk haklarının korunmadığı ve çocuk katılımının güvenceye alınmadığı bir barışın kalıcı olması mümkün değil.
Çocukların Deneyimleri ve Barış İnşası
Çatışma süreçlerinde çocukların yaşadığı yerinden edilme, eğitimden kopma, anadil engelleri ve güvenlik sorunları gibi deneyimler göz ardı edilemez. 2025 yazında Diyarbakır'da yapılan "Çatışma Çözümü Süreçlerinde Çocuk" buluşması, barışın çocukların kolektif hafızasını ve güncel deneyimini sürecin eşit bir bileşeni sayarak kurulabileceğini vurguladı. Çocukları siyasal ve toplumsal özne olarak tanımak, sadece etik bir tercih değil, sürecin başarısı için zorunlu bir yöntemdir.
Çatışmasızlık süreçlerini ve barış tartışmalarını yeniden düşünürken, cezasızlığın sürdüğü, yerinden edilmenin mekansal hafızayı parçaladığı ve anadilde eğitim gibi temel başlıklarda idari engellerin normalleştiği bir zeminde olduğumuzu kabul etmeliyiz.
Unutmayalım ki, çocukların kayıplarının izini sürmek, bugünkü onarımın başlangıcıdır. Yüzleşme ve onarım adımları atılmadığında, güvenin yeniden kurulması zorlaşır.
Çatışmasızlık Süreçlerinde Çocuk Hakları
Çatışmasızlık dönemlerinde bile çocukların hayatında birçok şey değişmiyor. Gecikmiş uykular, ani seslere aşırı tepki, akran ilişkilerinde sertleşme, okuldan uzaklaşma, kız çocuklarının kamusal alana daha temkinli yaklaşması, anadil kullanımında geri çekilme gibi davranışlar yaygınlaşıyor. Çatışmasızlık, barış hakkının sadece çatışmanın yokluğu üzerinden tanımlanmasına izin vermez; adalet, eşitlik, anadil ve kültürel kimliğin tanınması, güvenli büyüme ve kamu hizmetlerine engelsiz erişimle anlam kazanır.
2015–2016'da yaşananlar, bu yaklaşımın neden zorunlu olduğunu açıkça gösterdi. Yasaklar kalktığında çocukların gündeliği kendiliğinden onarılmıyor. Günün sonunda çatışmasızlık denilen aralık, ihlallerin biçim değiştirip görünmezleştiği bir noktaya dönüşüyor.
En sık karşılaşılan engeller şunlar:
- Yerinden edilmenin yarattığı kayıp nedeniyle okula tutunamama
- Anadil derslerinin kağıt üzerinde var olup pratikte öğretmen yetersizliği, idari isteksizlik ve damgalanma korkusuyla kullanım dışı kalması
- Akran zorbalığının ve ayrımcı disiplin pratiklerinin sıradanlaşması
- Okul–park–ev hattında güvenlik kaygısının sürmesi
Yaşam hakkı ihlallerinden zorla yerinden etmeye kadar kaydedilen suçlara dair etkili soruşturmalar, çocukların zihin dünyasında “devletle ilişki”yi belirliyor.
Barış Çocukların Diliyle Kurulur
Çatışmasızlık ve barış süreçlerinin çocuklarla tasarlanması hem hak temelli bir zorunluluktur hem de sürdürülebilirlik ve meşruiyet koşuludur. Çocuklarla barışı konuşmak ve katılımını sağlamak elzemdir. Çocuklar için barış, şiddetin ve ağır silahların gündelik hayattan çekilmesi, evin ve sokağın yeniden güvenli olması, oyunun ve akranlığın serbestçe kurulması anlamına gelir.
Barışın çocuklar için nasıl gerçeklik kazanabileceği sorusu, bizi şu sonuca götürüyor: Barış, sadece güvenlik önlemlerinin çekilmesi ya da çatışmasızlıkla kurulmuyor; anadil, eşit erişim, kapsayıcı eğitim, güvenli alanlar ve şeffaf izleme aynı anda çalıştığında kalıcı oluyor. Sur'un dar sokaklarıyla Nusaybin'in yıkılmış duvarlarında kalan oyuncaklar bir hatıra değil, bugüne düşen sorumluluktur. Barışı çocukların sözü ve katılımı üzerine kurmak, hakikati açığa çıkarıp adaleti işletmek, onarımı örgütlemek ve çocukların kendi şehirlerinde çocuk kalma hakkını her gün korumak zorundayız. Ancak böyle bir süreçte barış gerçeklik kazanabilir.










