Gazze'de yaşanan insanlık dramı her geçen gün daha da derinleşirken, İsrail ordusunun son saldırısı basın mensuplarını hedef aldı. Han Yunus'taki Nasır Hastanesi bahçesinde bulunan ve yaklaşık 300 gazetecinin kaldığı çadırlar bombalandı. Saldırıda gazeteciler diri diri yanarken, iki meslektaşımız hayatını kaybetti, onlarca gazeteci ise yaralandı. Bu vahim olay, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana öldürülen gazeteci sayısını 210'a yükseltti.
Gazetecilerin Çadırları Alev Alev Yandı
Saldırının ardından yaşananları El-Cezire televizyonu muhabiri Mahmud Avaz şu sözlerle anlattı: "Burada yaşananları dünyaya aktarmak için çalışmalarımızı yürütüp dinleniyorduk. Saldırıdan yaklaşık 1,5 saat önce Han Yunus'ta, yerinden edilmiş sivillere yönelik çok büyük bir katliam işlemişti. Biz de oradaki katliamı anlatmak için bölgeye gittik, görüntüler çekip, yayınlar yaptık. Ardından çadırlarımıza döndüğümüzde çok yorulmuştum, eşimle konuştum ve istirahate geçtim. Yarım saat sonra çok şiddetli bir patlama oldu." Avaz, patlamada yaralandığını ve füzenin parçalarının başına isabet ettiğini belirtti.
Saldırı sırasında çadırlarda bulunan yerel gazetecilerden Sami Berhum ise, "Yaklaşık 300 gazeteci buradaki çadırlarda kalıyordu. Bombalama sesini duyduğumda arkadaşlarımın bulunduğu çadırların yandığına, bazı arkadaşlarımın uzuvlarının önüme düştüğüne şahit oldum. İki gazeteci arkadaşımız şehit oldu onlarca arkadaşımız ağır yaralandı. Şehit olan arkadaşlarım gibi her bir gazeteci ölüm sırasını bekliyor. Bizler burada yaşanan soykırımı anlatmaya ölene kadar devam edeceğiz" dedi.
Uluslararası Topluma Çağrı
Filistinli Gazeteciler Forumu, saldırıyı kınayarak, İsrail'in gazetecileri hedef alma politikasını sürdürdüğünü ve bunun Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarının kamuoyuna aktarılmasını engelleme amacı taşıdığını belirtti. Gazze'deki Gazeteciler Sendikası ise uluslararası topluma gazetecileri koruma çağrısında bulundu ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) başvurulduğunu hatırlatarak, mahkemeden bu konudaki icraatları hızlandırmasını talep etti.
İsrail Zindanlarında İşkence İddiaları
Öte yandan, İsrail ordusunun serbest bıraktığı Filistinli tutukluların yaşadığı işkenceler de gündeme geldi. BBC'ye konuşan Filistinliler, İsrail askerleri ve hapishane personeli tarafından kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldıklarını, cinsel tacize uğradıklarını anlattı. Bir Filistinli tutuklu, kafasının kimyasallara batırıldığını ve sırtının ateşe verildiğini iddia etti.
36 yaşındaki Muhammed Ebu Tawileh, yaşadığı dehşeti şu sözlerle anlattı: "İşgalci askerler temizlikte kullanılan kimyasalları bir tencereye karıştırdılar ve kafamı içine daldırdılar, daha sonra yumruk attılar ve bu sırada molozlarla dolu zemine düşerek gözüm yaralandı. Gözümü bezle kapatıp yaramı daha da kötüleştirdiler."
Gazze'de yaşanan bu son olaylar, bölgedeki insani krizi ve basın özgürlüğüne yönelik tehditleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Gazetecilerin hedef alınması, gerçeklerin dünya kamuoyuna ulaşmasını engellemeye yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor. Uluslararası toplumun bu vahim duruma sessiz kalmaması ve sorumluların hesap vermesi için gerekli adımları atması büyük önem taşıyor. Gazze'de yaşanan insanlık dramının sona ermesi ve bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için tüm dünyanın sorumluluk alması gerekiyor.
