İsrail'de Gazze'de rehin tutulan kişilerin ailelerini temsil eden ana grup, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun rehinelerin serbest bırakılması için "tarihi bir fırsatı" kaçırdığını açıkladı. Bu açıklama, ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgeye yaptığı ziyaretin hemen ardından geldi. Aileler, artan saldırılar ve Trump'ın ziyaretinin sona ermesiyle ilgili haberler karşısında büyük endişe duyduklarını ifade etti.

Rehine Ailelerinden Sert Tepki

Rehineler ve Kayıp Aileler Forumu'ndan yapılan açıklamada, bu tarihi fırsatın kaçırılmasının büyük bir başarısızlık olacağı ve sonsuza dek utançla hatırlanacağı belirtildi. Aileler, Netanyahu hükümetinin rehinelerin serbest bırakılması için yeterli çabayı göstermediğini düşünüyor. Bu durum, İsrail kamuoyunda da tartışmalara yol açtı.

Öte yandan, Gazze Sivil Savunma Ajansı, İsrail'in Filistin topraklarında gece boyunca düzenlediği saldırılarda en az 50 kişinin öldüğünü bildirdi. İsrail medyasında yer alan haberlere göre, hükümetin bölgeyi geri alma planını onaylamasının ardından ordu, Gazze'deki saldırılarını yoğunlaştırdı.

Diğer Gruplardan Farklı Yaklaşımlar

Rehine ailelerini destekleyen Tikva Forum adlı bir diğer grup ise, Gazze Şeridi'ndeki hava saldırılarının artmasının doğru bir gidişat olduğunu savundu. Askeri baskının daha güçlü ve diplomatik baskıyla koordineli olması gerektiğini belirten grup, su ve elektriğin kesilmesi gibi önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti. Bu grubun amacı, kalan tüm rehinelerin tek seferde serbest bırakılmasını sağlamak.

Filistinli grup Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırması sonucu yaklaşık 251 kişi rehin alınmıştı. Bu kişilerden 57'si hala Gazze'de tutuluyor ve İsrail ordusunun açıklamasına göre, bu rehinelerden 34'ü hayatını kaybetti. Salı günü, ABD vatandaşı olan son yaşayan rehine Edan Alexander, Trump yönetimi ile Hamas arasında varılan anlaşma sayesinde serbest bırakılmıştı.

Rehine ailelerinin tepkisi, İsrail hükümetinin Gazze politikaları üzerindeki baskıyı artırabilir. Netanyahu hükümetinin, rehinelerin serbest bırakılması için daha somut adımlar atması bekleniyor. Aksi takdirde, kamuoyunun ve uluslararası toplumun baskısı daha da artabilir.