Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer devlet yetkilileri, PKK terör örgütünün tasfiyesi sürecinde "silahların teslimi" aşamasının Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve diğer kurumların işbirliğiyle "kontrollü bir şekilde devam ettiğini" farklı açıklamalarla dile getiriyor. Bu süreçte yaşanabilecek sorunlar ve toplumun hassasiyetleri de yakından takip ediliyor. Peki, Türkiye gerçekten terörden kurtuluyor mu? Bu süreçte nelere dikkat etmek gerekiyor?

Terörle Mücadelede Gelinen Nokta

Terörün uzun yıllardır devam etmesi ve geçmiş çözüm süreçlerindeki deneyimler, toplumun farklı kesimlerinde sürece yönelik hassasiyetler oluşturuyor. Ancak bu hassasiyetler, terörsüz Türkiye hedefine karşı olunduğu anlamına gelmiyor. Sürecin başından itibaren, al-ver veya pazarlık içeren bir müzakerenin olmadığı vurgulanmasına rağmen, bazı kesimler her aşamanın sorunsuz ilerlemesini "demek ki pazarlık var" şeklinde manipüle ediyor. Bu tür tezviratlar, toplumun belirli kesimlerinde hala karşılık bulabiliyor.

Bu tartışmaların sürecin sonuna kadar devam edeceği varsayıldığında, başlangıç noktasının sürekli hatırlanması gerekiyor. Terör örgütünün, fesih ve silah bırakma kararı öncesinde, içeride insan kaynağı ve saldırı kapasitesi bitme noktasına gelmişti. Devletin oluşturduğu mücadele kapasitesiyle, terör örgütünün sınır ötesindeki saha hakimiyeti zayıflamış, lojistik hatları kontrol altına alındığı için gıdaya ulaşımı bile zorlaşmıştı. Örgüt yöneticileri hareket edemez hale getirilmiş, Türkiye'nin sınır ötesi harekatları ve bölge ülkeleriyle geliştirdiği ilişkiler, terör örgütünü vekaleten kullananlara ciddi maliyetler çıkarıyordu. Ayrıca, AK Parti'nin demokratikleşme, kalkınma-yatırım siyaseti ve sosyal politikalarıyla PKK terör örgütü ve destekçilerinin istismar alanları kurutulmuştu. Dolayısıyla, terörün sonlanmasına yönelik şartlar öncelikle oluşturulmuştu.

Neden Bu Süreç Başlatıldı?

Peki, PKK terör örgütü bu haldeyse, "niçin bu süreç başlatıldı?" sorusu akla gelebilir. Meseleyi anlamak için önemli bir noktayı hatırlatmak gerekiyor: Bir kanser hücresini tam olarak yok edip tedavi etmediğinizde, uygun ortamı bulduğunda yeniden hastalık üretebilir. Devlet, uygun koşulları oluşturarak terör örgütünü tüm yönleriyle bitirmek için bu yöntemleri devreye sokmuştur. Süreç başarıya ulaştığında, Türkiye yüzyılında stratejik bir eşik aşılmış olacaktır. Unutulmamalıdır ki, terör örgütünün içerisinden ya da farklı adlarla terörü devam ettiren yapılar olursa, devlet terörle mücadelesini tavizsiz bir şekilde sürdürecektir.

Terörsüz bir Türkiye hedefiyle ilgili yapılacak her türlü tartışmada, bu başlangıç noktasını hatırlamak ve hatırlatmak önemlidir. Aksi takdirde, PKK'nın kuyruğu dik tutmak için söyledikleri, belirli çevreler tarafından araçsallaştırılabilir.

Türkiye'nin terörle mücadelesinde gelinen bu kritik aşama, büyük bir fırsat sunuyor. Ancak, sürecin başarıya ulaşması için toplumun tüm kesimlerinin bilinçli ve dikkatli olması gerekiyor. Terör örgütünün manipülasyonlarına karşı uyanık olmak, devletin terörle mücadeledeki kararlılığına destek vermek ve terörsüz bir Türkiye için umutlu olmak, bu sürecin başarıya ulaşmasında önemli rol oynayacaktır. Türkiye, terör belasından kurtularak daha güçlü ve müreffeh bir geleceğe doğru ilerleyebilir.