İstanbul'da büyük yankı uyandıran "yenidoğan çetesi" davasının dördüncü duruşması, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelere yönlendirerek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 29'u tutuklu toplam 58 sanığın yargılandığı dava, 24 Nisan Perşembe gününe ertelendi. Bu erteleme, davanın seyrine ilişkin soru işaretleri yaratırken, mağdur ailelerin umutları da bir sonraki duruşmaya taşındı.

Duruşmada Neler Yaşandı?

Bakırköy Adliyesi konferans salonunda gerçekleşen duruşmada, "yenidoğan çetesi"ne yönelik hazırlanan ve bu dosyayla birleştirilmesine karar verilen 13 sanıklı iddianamede yer alan bazı sanıklar savunma yaptı. Sanıkların savunmaları, suçlamaları reddetme ve delillerin yetersiz olduğunu iddia etme üzerine yoğunlaştı. Duruşma boyunca gergin anlar yaşanırken, mağdur ailelerin avukatları sanıkların cezalandırılmasını talep etti.

Duruşmada dikkat çeken diğer bir nokta ise, dosyaya yeni delillerin sunulması oldu. Savcılık makamı, sanıkların aleyhine olan ve bebek ölümlerindeki sorumluluklarını destekleyen bazı yeni belgeler ve tanık ifadelerini mahkemeye sundu. Bu yeni delillerin, davanın seyrini nasıl etkileyeceği merak konusu.

"Yenidoğan Çetesi" İddiaları Neler?

İddianameye göre, sanıklar, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, bu hastanelerden komisyon almakla suçlanıyor. Ayrıca, bazı sanıkların, bebeklerin tedavilerini geciktirerek veya yanlış tedavi uygulayarak ölümlerine neden oldukları da iddia ediliyor. Bu iddialar, kamuoyunda büyük bir infiale yol açmış ve "yenidoğan çetesi" olarak adlandırılan bu suç örgütünün ortaya çıkarılması için yoğun bir soruşturma başlatılmıştı.

Davanın Sonucu Ne Olacak?

Davanın ertelenmesiyle birlikte, 24 Nisan Perşembe günü görülecek bir sonraki duruşma büyük önem taşıyor. Bu duruşmada, sanıkların savunmalarına devam etmesi, yeni delillerin değerlendirilmesi ve tanıkların dinlenmesi bekleniyor. Mahkemenin, tüm delilleri ve ifadeleri dikkate alarak adil bir karar vermesi, hem mağdur ailelerin vicdanını rahatlatacak hem de kamuoyunun adalete olan inancını pekiştirecektir. Bu davanın sonucu, benzer suçların önlenmesi ve sağlık sektöründeki etik dışı uygulamaların engellenmesi açısından da büyük bir önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, bebeklerin yaşam hakkı her şeyin üzerindedir ve bu tür suçların cezasız kalmaması gerekmektedir.