Türkiye, sağlık teknolojileri alanında önemli bir adım atarak yerli kalp-akciğer makinesi üretimine başladı. TÜSEB ve ASELSAN iş birliğiyle geliştirilen bu cihaz, 2026 yılında ameliyatlarda kullanılmaya başlanacak. Bu gelişme, Türkiye'nin sağlık alanındaki dışa bağımlılığını azaltmasının yanı sıra, yüksek katma değerli ihracat hedeflerine ulaşmasında da kritik bir rol oynayacak. Peki, bu yerli üretim cihazın özellikleri neler ve sağlık sektörüne ne gibi katkılar sağlayacak?
Yerli Üretim Kalp-Akciğer Makinesi: Bir Başarı Öyküsü
TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, projenin başlangıcından itibaren yaşanan süreci detaylarıyla anlattı. 2020 yılında ASELSAN ile yapılan iş birliği sonucunda, ameliyathanelerde kullanılan mevcut makinelerin incelenmesiyle başlanmış. Kalp cerrahlarıyla yapılan istişareler sonucunda, klinik ihtiyaçlara uygun bir tasarım oluşturulmuş. Kervan, "ASELSAN'daki mühendis arkadaşlarımız bizim ameliyathanelerimize geldiler. Bu makineyi kullanan ve açık kalp cerrahisi yapan kalp cerrahlarıyla birlikte istişareler yaptılar. Fizibilite çalışmasının ardından klinisyen hekimlerimizin önerileri doğrultusunda çalışmaya başladık" dedi.
Geliştirilen cihazın laboratuvar testlerinde üstün performans gösterdiği belirtiliyor. Hatta, bazı açılardan mevcut cihazlardan daha iyi sonuçlar verdiği vurgulanıyor. ASELSAN'ın kalp akciğer makinesi, henüz hayvan deneyleri başlamadan tasarımı ve teknolojisiyle üç farklı ödül kazandı. Hayvan deneyleri ise TÜSEB’in İstanbul’daki İDEA laboratuvarında tamamlandı. Bu başarı, yerli üretimin ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor.
Sağlık Sektörüne Stratejik Katkı
Prof. Dr. Kervan, cihazın sağlık sistemi için stratejik önemini vurgulayarak, "Bu cihaz bizim için sadece kıymetli değil, aynı zamanda stratejik bir ürün. Çünkü açık kalp ameliyatlarının yüzde 95’i bu cihaz olmadan yapılamaz" dedi. Türkiye'de yaklaşık 300 kalp cerrahisi merkezi bulunuyor ve bu merkezlerin tamamı kalp-akciğer makinesi gibi cihazlara bağımlı durumda. Yerli üretimle birlikte, bu merkezlerin cihaz ihtiyacının karşılanması ve dışa bağımlılığın azaltılması hedefleniyor.
- Elektrik kesintilerinde bile manuel olarak çalışabilme özelliği
- Dijitalleşme ile insan hatasını en aza indirme
- Uluslararası rekabette iddialı bir konumda olma
Küresel Pazarda Türkiye İmzası
Kalp-akciğer makinesi, dünyada sayılı ülke tarafından üretilebilen bir teknoloji. Türkiye'nin ASELSAN iş birliğiyle bu alanda başarıya ulaşması, küresel pazarda önemli bir oyuncu olma potansiyelini beraberinde getiriyor. Cihazın tüm aksamlarının Türkiye'de geliştirilmesi, dışa bağımlılığın tamamen ortadan kalkmasını sağlıyor. Kervan, "Dünyada bu cihazı üreten üçten fazla ülke yok. ASELSAN’la bunu başarmak çok büyük bir başarı. Cihazın tüm aksamları Türkiye’de geliştirildi, motorundan yazılımına, bobininden tasarımına kadar hiçbir dış destek alınmadı" dedi.
TÜSEB ve USAŞ aracılığıyla cihazın uluslararası tanıtım çalışmaları da hızla devam ediyor. Kuzey Ortadoğu ülkelerinden gelen bilim insanlarına tanıtımlar yapılıyor ve cihazın potansiyel ihracat pazarları araştırılıyor. Kalp akciğer makineleri sektörünün dünya genelinde 3 milyar dolarlık bir pazara sahip olduğu düşünüldüğünde, Türkiye'nin bu pazardan alacağı pay ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak.
Sonuç olarak, yerli kalp-akciğer makinesi projesi, Türkiye'nin sağlık teknolojileri alanındaki bağımsızlığını güçlendirecek ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak stratejik bir adım. 2026 yılında ameliyatlarda kullanılmaya başlanacak olan bu cihaz, Türkiye'nin sağlık alanındaki uluslararası rekabet gücünü artıracak ve küresel pazarda önemli bir oyuncu olma yolunda önemli bir kilometre taşı olacak.
