ABD'de Colossal Biosciences şirketinin yaptığı açıklama, bilim dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Şirket, soyu tükenmiş ulukurtlara benzeyen genetiği değiştirilmiş üç kurdun, Amerika'da güvenli bir bölgede yaşadığını duyurdu. Bu gelişme, kayıp hayvan türlerini geri getirme çalışmalarında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Ulukurtlar Hakkında Bilgiler
Araştırmacılar, yaşları üç ile altı ay arasında değişen kurt yavrularının uzun beyaz tüylere, kaslı çenelere ve yaklaşık 80 kilo ağırlığa sahip olduğunu belirtiyor. Bu yavruların olgunlaştıklarında 140 kiloya kadar ulaşmaları bekleniyor. Ulukurtların soylarının 10 bin yıldan uzun bir süre önce tükendiği biliniyor. Bu nedenle, genetiği değiştirilmiş bu kurtların ortaya çıkışı büyük bir merak uyandırıyor.
- Ulukurtlar, Buzul Çağı'nda yaşamış büyük ve güçlü kurt türlerindendir.
- Soyları, iklim değişiklikleri ve insan etkisiyle tükenmiştir.
- Fosillerinden elde edilen DNA'lar sayesinde genetik yapıları hakkında bilgi sahibiyiz.
Genetik Değişim Süreci Nasıl Gerçekleşti?
Colossal'ın baş bilim insanı Beth Shapiro, canlı bir gri kurttan alınan kan hücrelerinin CRISPR teknolojisi kullanılarak 20 farklı bölgede genetik olarak değiştirildiğini açıkladı. Bu genetik materyal, evcil bir köpekten alınan yumurta hücresine aktarıldı. Embriyolar, taşıyıcı anneler olan evcil köpeklere transfer edildi ve 62 gün sonra genetiği değiştirilmiş yavrular dünyaya geldi.
Buffalo Üniversitesi'nden biyolog Vincent Lynch, bu çalışmanın önemine dikkat çekerek, "Şu anda yapabileceğiniz tek şey bir şeyi yüzeysel olarak başka bir şeye benzetmektir, soyu tükenmiş türleri tamamen canlandırmak değil" şeklinde konuştu.
Gelecekte Neler Bekleniyor?
Colossal Biosciences'ın bu başarısı, soyu tükenmiş diğer hayvan türlerini geri getirme çalışmalarına da ilham kaynağı olabilir. Mamutlar, Tazmanya Kaplanları gibi türlerin yeniden canlandırılması için de benzer genetik mühendislik yöntemleri kullanılabilir. Ancak, bu tür çalışmaların etik ve çevresel etkileri de dikkatle değerlendirilmelidir.
Araştırmacılar, Ohio'da bulunan 13 bin yıllık bir kurt dişi ile Idaho'da bulunan 72 bin yıllık bir kafatası parçasını inceleyerek ulukurtların genetik özelliklerini belirledi. Bu sayede, genetiği değiştirilmiş kurtların ulukurtlara mümkün olduğunca benzemesi hedeflendi.
Ulukurtların hayata döndürülmesi, bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Bu gelişme, genetik mühendisliğinin potansiyelini ve sınırlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak, bu tür çalışmaların doğaya ve ekosisteme etkileri konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Gelecekte, soyu tükenmiş türlerin geri getirilmesi, biyoçeşitliliğin korunması ve ekolojik dengenin sağlanması açısından önemli bir rol oynayabilir.